Monday, February 5, 2007

Cuma günümüz de böyle geçti

Bakıyorum da bir önceki postumda perşembeye kadar geçen günleri bir güzel anlatmışım da, cumada kalmışım. E haksızlık etmeyelim cuma gününe ve o gün yaşananları da anlatayım. Miniği ananeye teslim ettikten sonra, büyük oğlumla Tepe Nautilus'a gittik. Orada eşimin kuzeni D. abla ve U. ile buluştuk. U. ve oğlum yaşıtlar ve de güzel anlaşıyorlar. Eltimin çarşamba günkü toplantısında onlar da vardı ve orada çocukları sinemaya götürme kararı almıştık. D. abla U.'nun annesi değil de teyzesi. Tatil nedeniyle birkaç günlüğüne teyzesinde kalacak.

D.abla eşimden birkaç yaş büyük. Benden de fazlasıyla birkaç yaş büyük. Fakat o kadar hoş ve genç ruhlu ki, gören en fazla 35 der. Bir de o kadar incecik ki, kotları filan giyince iyice genç duruyor. Çok da neşelidir. Onunla vakit güzel geçiyor.

Neyse, biz sinemanın önünde buluştuk, 2 saat sonrasına biletlerimizi aldık, sonra başladık dolanmaya. Hemen sinemanın yanında olduğu için, önce Marks and Spencer'a girdik. D.abla orada U.'ya ayakkabı filan baktı. Bizim oğlanlar etrafta kostururken, çocuk bölümündeki kitapları gördüler. U. Batman'ı, benimkisi de Spiderman'ı alıp yanımıza geldiler. Aldıkları şey ince bir boyama kitabıydı. Orta sayfasında ise stikerler var. Bunları alabilir miyiz diye sordular. D.abla tabii derken, ben almak istemedim. Çünkü evde çok var ve ilk sayfası boyandıktan sonra bir kenara atılacağını biliyorum. Anlattım, ama benimkisi dinlemedi. D. abla da ben alırım diye benim çekirdeğe yüz verince, ben de daha fazla birşey söylemedim. Onun ödemesine fırsat vermeden kendim aldım tabii. Ama her yerde ucuza satılan bu tür kitaplar M&Sp.'de 4-5 misli fiyatına satılınca, içime oturdu tabii.

Oradan yukarıya, oyun bölümüne gittik. Bizimkiler biraz bowling oynadılar. Sonra ben bu hafta sonu gideceğimiz arkadaşların çocuklarına birer hediye almak için Mothercare girdik. Mothercare'in ortasında birkaç oyuncak vs. var. Hepsi birarada toplanmış. Bizimkiler kedi gibi bu sefer oyuncakların etrafında dolandılar. Oğlum bu sefer gözüne dev bir suluboya seti kestirdi ve onu istedi. Aaa, noluyoruz diye kendime sordum. Bu çocuk böyle değildi diye. Tabii okullar açıldığından beri uzun zamandır onunla baş başa alışverişe çıkmamıştık. Çıktıysak da hafta sonları, babası da varken. Onun yanında böyle kaprisler yapmamıştı hiç.
Bu sefer direndim ve almadım. Bir iki söylendi, ağladı, sonra dükkandan çıkınca o da boşverdi :)

Sonra birşeyler yemek üzere yemek bölümüne yürüdük. Karınlarımızı doyurduktan sonra da D. abla "Nine West'e bir uğrayalım, benim beğendiğim çanta duruyor mu bir bakayım" dedi.
Şimdi Nine West'e girmeden önce şöyle söyleyeyim, D. ablanın inanılmaz bir çanta tutkusu var. Ve Nine West'teki çantaları çok beğenir. Neredeyse her sezon 5-6 çanta alması (belki daha da fazladır) yetmiyormuş gibi, bir de değişik renklerini alır. Bence Nine West D. ablaya artık özel birşeyler yapmalı :))

Cuma günü omuzunda taşıdığı çantayı mesela geçen hafta almış. Hem onu, hem de bordosunu. O zaman da gözüne zımbalı bir çanta daha kestirmiş, onu da almak istiyordu:)
Genelde çantaları çok hoş olduğu için ben de merak ettim ve gittik.



Resimde gördüğünüz çanta işte o beğendiği zımbalı çanta. Ben de ona uyarak siyahını aldım:) D. abla kahverengi olanını aldı.

Gerçi halının üzerinde, yani resimden büyüklüğü belli olmuyor. Ama o kadar büyük ki, normalde çantamda taşıdığım eşyalar bu çantanın dibinde azıcık yer tuttu. Bu çantanın içine daha neler sığmaz ki. Kitap, bebek bezi, hırka, suluk, pet şişe su ve daha neler.
Gerçi bu kadar büyük çanta kullanmamıştım hiç. Kullanışlı olur mu bilemiyorum. O yüzden etiketini koparmadım henüz. Belki daha küçük olan başka bir modelle değiştiririm..

Çantaları alıp kenara ayırttıktan sonra, filmimizin başlamasını beklemek üzere yine sinema katına çıktık. Neşeli Ayaklar'a girdik. Oğlanları bilemiyorum ama D. abla ve benim çok hoşumuza gitti :) Çok keyifle izledik.

Sinema çıkışı vedalaşmak zorunda kaldık, çünkü daha benim ufaklığı alacaktım.
İşte cuma günü de böyle geçti, haftayı da tamamlamış olduk. Aslında oğlumun birkaç yerde daha kaprisleri oldu da, şimdi onları yazıp tekrar canımı sıkmayayım. Bazen anlayamıyorum onu. Onun için güzel birşeyler organize ederken, o şımarıklığından mı yapıyor nedir. Geçen hafta eğlensin diye elimden geleni yaptım. Belki bu hafta biraz evde oturursa kendine gelir :P

8 comments:

ciceklibahce said...

Bence çanta çok güzel:) Güle güle kullan. Bebeğin eşyalarını da koyarsın tek çantayla gezersin. Gerçi bebek olmadan bir yere gideceğin zaman belki biraz büyük gelebilir ama büyük çantalarda çok hoş duruyor.
Oğlunun huysuzluk yapması konusuna gelince; benimki de aynı şeyleri yapıyor. Ne zaman bir şeyler planlasam daha da huysuzluk yapası geliyor normalde yapmayacağı şeyleri yapıyor. İkimiz olduğumuzda daha sakin oluyor birileri varsa yanımızda istekleri huysuzlukları iyice artıyor:(

Ayçiçeği said...

Çiçeklibahçem teşekkür ederim :))
Doğru söylüyorsun. Yanında başka birileri olunca kendince havaya giriyor galiba :P
Bir de şunu fark ettim, başkalarının yanında yalnızken, normal davranıyor. Ben yaklaşınca davranışları değişiyor. Anlamak zor :)

renkler said...

Çantayı güle güle kullan. Ben büyük çantaları severim. Aşırı olmamak kaydıyla tabi.. Bir sürü şey taşırım yanımda çünkü. Neredeyse tüm makyaj malzemem yanımdadır. Biliyorum çok gereksiz ama bir türlü bu taşıma huyumdan vazgeçemiyorum.

Çocukların annelerine daha çok nazları geçtiği için sana şımarıyordur dışarıda. Oğluş çok tutturmaz aslında. Bana çekmiş. Bir yere çıkınca asla şunu da alalım diyemezdim, annem de olsa... Ama şimdiki çocuklar o kadar güzel şeyler ile karşılaşıyorlarki, göz görür, gönül ister. Aslında hak vermiyor da değilim onlara. Ama huysuzluk boyutuna getirmeleri iyi değil, o nedenle senin almaman ve taviz vermemen iyi olmuş bence.

Nasıl geçti habersiz... said...

Evet ben ce de taviz vermemen çok iyi olmuş. Yaparlar öyle arada işte.
bizimki küçükken yolda tutturmuştu bir şeyi işte,kadının biri de "iğne yaparım" deyince ben dönüp birde ona kızmıştım. İğne lazım olunca nasıl yaptırırsın" diye.
Çocukları öyle salak şeylerle korkutmasınlar,sinir olurum.
Biz hiiç bir şeyle korkutmadık, o da aksine küçükken pek korkardı bir çok şeyden. Bir de korkutsaydık ne olurdu acaba?
(Ama milletin ağzı torba değil çünkü,onlar hep bir şey der. Birisi de bodruma girmesinler diye "öcü var" demiş)
Adı Ruşen ,anladın sen.:) şimdilerde bir gazeteci de var bildiğim. Sen çok duydunmu?

Ayçiçeği said...

Renkler'cğm, kendi çocukluğumu ve şimdiki çocukları düşünüyorum da, arada dağlar kadar fark var. Annemle de sık sık konuşuruz bu konuyu. Şimdiki anne babalar ( ben dahil, eşim değil) yetiştirmede eski nesile göre daha farklı yaklaşmaya çalışırken, çocuklar daha bir yetişkin gibi davranma havasında oluyorlar. Tam ifade edemedim, ama bununla ilgili bir post yazmayı düşünüyorum zaten. Belki yarın :)

Ayçiçeği said...

Yağmur Damlacığım, bence de korkutmak iyi bir çözüm değil. Zaten korkutmasak da, belli bir dönemde korku oluşuyor. Bizimkisi şimdi o döneme girdi :( Bir de şimdiki çizgi filmler o kadar şiddet ve korku öğeleri içeriyor ki (canavarlar vs..), ister istemez etkileniyor. Şimdi iğne bunların yanında çok basit kalıyor :P

ciceklibahce said...

Şu korkunç çizgi filmlerden nefret ediyorum. Jetixde bol bol var!! Ne kadar engel olmaya çalışsamda ne zaman denk gelse kitlenip kalıyor oğlum. Kapatmaya çalışsam izlemek istiyor; çok kötüler bence!! Nereye kadar engel olabilirim bakalım görüceğiz.

Ayçiçeği said...

Çiçeklibahçem, çocuk kanalları arasında en felaket olanı Jetix. Ama gel gör ki, en çok da ona bayılıyorlar. Bizim kullanmamaya özen gösterdiğimiz bütün kelimeler mevcut orada (aptal, salak beyinsiz gibi). Şimdi tatilde diye seyrediyor. Neyse ki okul zamanında fazla vakit bulamıyor. Yoksa bıraksam sabahtan akşama kadar izleyecek.