Monday, April 16, 2007

Sobeee :))

Kurunane sobelemiş beni :) Ben de ancak vakit bulabildim. Cevaplıyorum :)

1.1- Daha önce yaşadığınız 3 şehir?

İsviçre ve İstanbul.

1.2- Tatil için gittiğiniz, gördüğünüz ve önermek istediğiniz 3 yer?

Türkiyede; Clup Med Kemer ve Bodrum Sea Garden. İkisinin de koyu, havası ve denizi muhteşem. Özellikle Kemer'deki Clup Med'e sürekli gideriz. Bir kere 18 yaşından küçükler alınmadığı için, tam kafa dinlenecek bir yer. Ayrıca yemek saatleri esnek olduğu içim, istediğiniz zaman yiyip içebiliyorsunuz, bir koşuşturma yetişme durumu olmuyor ki, bu kitle halinde aynı saatlerde hareket etme olayını tatil köylerinde hiç sevmem.

Yurt dışında ise baharda Paris, kışın Viyana. Özellikle Viyana'da karın yağmasına bayılıyorum. Üzerinize yapışan kar tanelerini izlemek büyük keyif. Hepsi tek tek kristal yıldızlar halinde ve her biri birbirinden farklı.

3 değil, iki oldu. Ama en sevdiklerim ve önerebileceklerim bunlar.

1.3- Yaşamak istediğiniz (görmediğiniz olur) 3 şehir?

Türkiye'de İstanbul dışında yaşayamam. Yurtdışında ise Paris, Londra ve New York olabilir. Yani mutlaka gece ve gündüz kalabalık olmalı. Issız ve sakin yerler pek bana göre değil.

2.1- Şu an ki mesleğiniz nedir?

Şu an işsiz bir ev hanımıyım :P

2.2- Dünyaya yeniden gelseydiniz , hangi mesleği yapmak isterdiniz?

Sonuçta yine çocuk büyüten işsiz bir ev hanımı olacağım için fark etmez :P

2.3- Kesinlikle ben yapamazdım dediğiniz meslek nedir?

Balıkçılık veya fırıncılık. O kadar erken saatlerde her gün kalkamazdım herhalde.

3.1- Yaşam felsefenizi oluşturan sözlerden biri?

Herşeyde bir hayır vardır. Genelde pozitif düşünürüm ve neden sonuç ilişkisine inanırım. Eğer olumlu ya da olumsuz bir şey yaşıyorsam, bunun bir sebebi olduğuna inanırım. Dolayısıyla "Herşeyde bir hayır vardır" derim.

3.2- Bir kitaptan alınan çok sevdiğiniz bir cümle veya paragraf?

Ortaokul ya da lisedeyken, Shirly McLaine'ini Sevginin Sonsuz Dansı'ndaki (galiba ismi böyleydi) kitabında bir cümle çok hoşuma gitmişti. İlk aklıma gelen şimdi o oldu. Şöyleydi (aşağı yukarı); "Dostluk, denizdeki bir gemiye benzer. Onu görmeseniz bile, orada olduğunu bilirsiniz."
Gerçekten de sevdiklerimle uzun zamandır görüşemesem bile, birbirimizin kalplerinde olduğumuzu hissetmek bile yetiyor.


3.3- Çok sevdiğiniz bir şiirin bir parçası?

Şiir pek okumam. O yüzden aklıma şimdi birşey gelmiyor.


Bir de 3 çeşit yemeği birilerine itaf ediyormuşuz galiba :))
Kusura bakmayın, resimsiz olacak:)

1. Benim uydurduğum bir salata var. Gerçi bu salatayı Sun Set'te yemiştim. Oradan esinlendim ve kendimce eklemeler yaptım :)

Ayçiçeğin salatası (olsun adı bari);

Göbek ve koyu akdeniz kıvırcığı doğruyorsunuz. Yeşil ekşi elmayı küp küp doğruyorsunuz. Beyaz peyniri minik küpler şeklinde kesiyorsunuz. Sonra halka şeklinde kırmızı biber, salatalık da doğruyorsunuz. Küçük bir domates de doğruyorsunuz. Son olarak da bir avuç ceviz ve kuru üzüm koyuyorsunuz. Biraz zeytinyağı ve elma sirkesi gezdiriyorsunuz. Peynirden dolayı tuz katmanıza gerek yok.

Çok doyurucu bir salata oluyor. Bu salatayı Renkler'ciğime itaf ediyorum :)

2. Yine benim uydurduğum birşey var. Patlıcan çok sevdiğim bir sebzedir. Adı da Hafif Patlıcan olsun bari:)

Boston patlıcanı halkalar şeklinde kesiyorsunuz. Çok az yağ ile ya da yağsız tavada kızartıyorsunuz. Izgara gbi oluyor. Tabağa aldıktan sonra, üzerine dilimlenmiş domates diziyorsunuz. Küp küp kesilmiş beyaz peynir koyuyorsunuz. En son olarak da tabağın üzerinde nar ekşisini gezdiriyorsunuz ve zevkinize göre kuru ya da taze nane serpiştiriyorsunuz.

Çok hafif bir yaz yemeği oluyor. Bunu da Kurunane'ciğime itaf
edeyim :)

3. Son olarak da Bircher Müsli tarifi var.

Sevdiğiniz birkaç çeşit meyveyi soyup küp küp doruyorsunuz. Benim favorilerim elma, armut ve yeşil çekirdeksiz üzüm. Meyveleri büyük bir kaseye alıp karıştırıyorsunuz. Sonra taze fındık kırıp içlerini irice dövüyorsunuz (taze fındık olması önemli). En son olarak da içine birkaç kaşık vanilyalı dondurma ekleyip karıştırıyorsunuz.
Özellikle çocuklar bunu hem yapmayı hem de yemeyi çok seviyor.

Bunu da sevgili gırtlakdaşım Kuğu'cuğuma itaf ediyorum. Kendisini zorlayıp meyve seçsin diye :))


Bu konuda sobelenmemişlerse eğer, Çiçeklibahçe'yi, Kuğu'yu ve Gamzeli'yi sobeliyorum :)

17 comments:

renkler said...

Canım salata için çok teşekkür ederim. Salatayı çok severim, üstelik rejimdeyim:-)

Ayçiçeği said...

Zaten salata deyince aklıma ilk sen geldin :)

Rejim yapanlar için hem doyurucu hem de besleyici.

[ fiкяiмiи iиcє güℓü ] said...

müsliyi ben de denerim mutlaka. okurken bile içim serinledi.:)))

Ayçiçeği said...

Dene dene :) Ben çocukken de severek yerdim, bu yaşımda da çocuklarla beraber çocuk gibi kaşıklıyorum hala :))

KUGUU said...

Su anda okurken nasil sesli guldugumu gormeni isterdim Sevgili Girtlakdasim. Bana hazirlamasi da yemesi de benim icin cok zor bir sey ithaf etmissin yaaaa:))
Cok tatlisin.

Ayçiçeği said...

Eziyet olacağını biliyordum Kuğu'cğm :P

Gamzeli said...

Canım sobelenmiştim ama yine de teşekkür ederim, soruları cevaplamıştım istersen bakabilirsin...

İyi haftalar diliyorum...

Ayçiçeği said...

Kusura bakma Gamze'cğm, dolaşmadan sobeledim :)
Sana da iyi haftalar dilerim canım :))

ciceklibahce said...

En kısa zamanda yazacağım bende. 3 kişi tarafından sobelendim bende tam 3x3 oldu:))
Tariflerin çok güzel! Denemeyi düşünüyorum hepsini.
Ayrıca paskalya yumurtalarını nerede yaptığını da öğrenmiş oldum:))

Ayçiçeği said...

Çiçeklibahçe, aslında uydurduğum, fakat hem lezzetli, hem de besleyici olan bir sürü tarifim var. Üşenmesem, ben de bir yemek bloğu açardım. Fakat artık buraya bile zor yetişiyorum bazen.

Evet, paskalya zamanını çocukluğumdan dolayı atlamıyorum. Tabii ki dini açıdan hiçbir ilgisi yok benim için.
Sadece yumurta boyama, saklama, tavşan, sepet yapma faaliyetleri her çocuk için eğlenceli. Oğlum da paskalya zamanının ne olduğunu tabii ki bilmiyor. Biz onunla böyle bir etkinlik yaparak sadece eğleniyoruz. Ama eminim o da büyüdüğünde, bunu hoş bir anı olarak hatırlayacaktır:))

kurunane said...

kuru ya da taze nane serpiştiriyorsunuz demişsin ya ben hemen atlayıp kuru olsun kuru diyecektim. beni çeğrıştırması maksadiyle:)) canım benim sen zaten bana ithaf etmişsin, eminim çok lezzetli, olduğuna. bostan patlıcanlar çıksın yazın ben kesin yaparım. taze nane en sevdiğim ottur, kurunanede en sevdiğim kurutulmuş ot. ben bu yüzden kurunaneyi nick olarak kullandım. e olaya birde nar ekşisi katılıyorsa yeme de yanında yat :)

Anonymous said...

merhaba ayçiçeği. aslında yazacaklarım daha çok reklerin lalelerle ilgili verdiği yanlış bilgilerle ilgili. ancak ne yazık ki onun sitesine anonim yorum bırakılamıyor. laleleri sevdiğin için en azından sana yazayım istedim, en azından birileri yanlış bilgiyi doğruya çevirsin diye. laleler hollanda çiçeği değildir. lale orjini orta asya ama özellikle kazakistan olan bir bitki türüdür. ancak anadoluda çoğaltılmış ve 16. yüzyılda kanuni sultan süleyman döneminde hollanda kralına hediye olarak verilmiş avrupada bir moda çılgınlığı yaratmış, türkiyedeki bir çok lale soğanı daha sonra avrupaya götürülmüştür. yani aslında güzelim lale son derece anadolulu bir çiçektir. hatta bu çiçeğin batı dillerindeki karşılığı olan tulip sözcüğü de türkçemizdeki "tülbent" sözcüğünün başkalaşmış halidir. osmanlıda ki sarıkları anımsattığı için batıda bu adla anılmıştır. büyük aydınlanma şairi ve filozofu Voltaire'in önemli eseri kandid'de kandid tüm dünyayı dolaştıktan sonra geldiği istanbulda lalelerin de yetiştiği o bahçede söyler aydınlanmanın büyük sözünü: herkes kendi bahçesini yeşertmeli. lale devrine gelince: evet bu dönem imparatorluğun çöküş dönemine denk gelmesi itibariyle zevkin, sefahatın halkın yoksullaşmasına zıt oranda osmanlı aristokrasisinde yaygınlaştığı bir dönemdir. ancak tümüyle lanetlenecek bir dönem de değildir. ilk matbaa, ilk kağıt fabrikası, bütün halkı kırıp geçiren çiçek hastalığına karşı ilk aşı gibi bir çok iyi gelişme bu dönemde yaşanmıştır. ayrıca sanat ve edebiyatta bir tür laisist etki yani dinden uzaklaşma ve daha modern bir sanat da bu dönemde başlamıştır denebilir. dönemi sonlandıran patrona halil isyanı ise gerçek bir çapulcu isyanıdır. ve bu isyan anında bir çok sanat eseri tahrip edilmiş ne yazık ki yalnızca bu topraklarda yaşayan güzelim bir lale türü olan osmanlı lalesi de bir daha ortaya çıkmayacak şekilde yok edilmiştir. şimdiki islamcıların lale aşkına gelince aslında onlar bütün abartılı tutkularına rağmen osmanlıyı ve kültürünü anlayacak birikimde oldukları için laleyi seviyor değiller. yani onların lale sevgisinin nedeni bana kalırsa daha çok lale sözünün arapça ebced hesabına göre allah sözcüğünü anıştırması, lale sözcüğünü oluşturan harflerle allah sözcüğünün de yazılabiliyor olması falan olabilir. ayrıca kentlerin güzelleştirilmesi için bütün avrupanın bitki türleri kadar bitki türü sayısına sahip olan memleketimin bin bir türlü başka çiçekleri de kullanılabilir diye düşünüyorum. yine de masum laleye sırf birileri istiyor diye olumsuz anlamlar yüklemeyelim. kurtaralım güzelim çiçeği birilerin elinden ve dilinden. sevgiler. alice.

Ayçiçeği said...

KURUNANE'cğm, yazın böyle hafif uyduruk yemekler yemeyi severim. Özellikle nane, fesleğen ve tarhun koyarım, kendi kendime lezzet yaratırım işte. Ama asıl sebep, yazın mümkün olduğunca düşük kalorili beslenmek. Yazın kalorisi yüksek olarak yediğim tek şey dondurma herhalde. Asla vazgeçemem :))

Ayçiçeği said...

Sevgili ALİCE, çok hoş anlatmışsın. Ayrıca bizi bilgilendirmiş oldun. Ben mesela almancada laleye "tulpe" dendiğini biliyorum. Fakat kelimenin kökeninin nereden geldiğini hiç düşünmemiştim. Şimdi anladım :)

Renkler eminim isteyerek yanlış bilgi vermemiştir. Sadece çoğu insanın (benim de) aklında olanları söyledi.
Lale çok güzel bir çiçek kuşkusuz, bütün çiçekler gibi. Fakat ömrü ne yazık ki çok kısa. Hatta şimdiden bozulmuş laleler görmeye başladım :(
Benim mesela tek düşündüğüm bu konuda, Türkiye'nin ekonomisi bu kadar batmış durumdayken, ki ciddi bir krizin eşiğindeyiz, neden bu kadar bir bütçenin bu kadar kısa ömürlü çiçeğe harcandığı. Yoksa böyle bir güzelleştirmeye karşı değilim. Renkler de değil. Zaten bir mimar olarak çevrenin güzel görünmesini en çok o ister herhalde:)

Şimdi Renklere uğrayıp mesajını ona ileteceğim. Belki onun da söylemek istedikleri vardır.

renkler said...

Sevgili Alice, anonimlere izin vermiyormuş bloğum, ayçiçekten yazı yazdığını öğrendim. Bilgiler için sağol. Aslında zavallı lalecikin suçu yok. Ben şu boşa para harcanmasına sinir oluyorum. Yoksa lale figürü hoştur aslında, basittir, çocuklar bile kolayca resmini yapar ve çiçek olarak güzeldir. İslamcıların lale sevgisi olarak da olayı yorumlamıyorum aslında. Tarihçesi ne olursa olsun bana lale devrini anımsatıyor! Sadece bu hoş olmayan...

Anonymous said...

arkadaşlar belediyelerin boşuna harcama yapmaları konusunda size kesinlikle katılıyorum ve duyarlılığınızı paylaşıyorum. sevgiler. alice.

Gamzeli said...

Olsun canım benim teşekkür ederim...beni düşünüp sobelediğin için...

Öptüm...