Galiba bu yazının bir yemek faslı sonucu yazılmış olduğu anlaşılmakta:)
Miniğime bir tabak yemek yedirebilmek için yaratıcılığımın doruklarına vardım yine.
Bugün bir adet köfteyi, birkaç dilim patatesi ve yarım bardak yoğurdu, ufak bir kavanoza koyduğum bir kaç adet mısır tanesi sayesinde yedirmeyi başardım.
Her gün ilgisini çekecek birşeylerin arayışına giriyorum, yemek öncesi.
Abisine yedirirken de bir dönem karın ağırısı çekmiştim bu yüzden. Fakat ne çabuk unutuveriyormuşuz o zamanları:)
Niye bu kadar uğraşıyorum, bilemiyorum. Bazı arkadaşlarım, çocuk oyun oynarken, etrafta gezinirken yemeği yediriveriyorlar bir çırpıda. Fakat nedense bana doğru gelmiyor. Ben ısrarla sofrada ve mama sandalyesinde yedirmeye çalışıyorum.
Gerçi büyük oğlumda bu kadar uğraşmamın meyvelerini topladım:)) Kesinlikle tabağını bitirmedem inmiyor masadan. Doyduysa da izin istiyor. Ve mutlaka masada yiyiyor.
Ama orada burada ayakta yiyen yaşıtı kuzenleri hala masada oturmasını bilmiyorlar.
Galiba bu yüzden uğraşıyorum.
Ama of, 4 sene önce daha bir sabırlımışmıyım neymişim anlayamıyorum. Şimdi eziyet gibi geliyor bana yemek saatleri.
Neyse, akşam yemeği saatine kadar kalan süremin keyfini çıkartayım bari.
Resimde görülen nesne, büyük oğlumun bana dün kendi yaptığı bir bilekliktir. Gururla koluma taktı ve hep tak dedi:))

16 comments:
Haklısın, bende küçükken annem kardeşime yedirmeye çalışırdı, sinir olurdu ama sinir olsada elden bişey gelmiyor...Anneciğim ne uğraşırdı...Şimdi kocaman oldu kendi işini kendi görüyor..Şuan 13 yaşında bırakalımda görsün artık :)
Gamzeli, 13 yaşında bir kardeşin mi var:) Sen de o zaman çok genç olmalısın, ne güzel:))
Annenin kıymeti anne olunca anlaşılırmış derler ya, doğruymuş:))
Kesinlikle katılıyorum fenalık gelmesini de çok iyi anlıyorum!
Beni de oğlumu uyutabilmek öldürüyor bitiriyor. Uyumamak için elinden geleni yapıyor. Doğduğundan bugüne kadar hep durum aynı! Her akşam ayrı mücadele veriyoruz.
Bilekliğini güle güle kullan:))
ayçiçeği senin ufaklık kaç yaşında?
eğer yaşı kendi kendine yemeye uygunsa bırak kendi yesin. belki böylesini istiyodur.
oğluşunun yaptığı bileklikte çok şirin olmuş :)
Çiçeklibahçe, haklısın.
Uyku problemi de ayrı bir dert. Büyük oğlumda sorundu da, küçükte neyse ki rahatım bu konuda:)
Kurunane, benim ufaklık 17 aylık olmak üzere. Bir iki denedim, kendi yesin diye. Ama bir iki lokmadan sonra oyuna vuruyor. Bana da ortalığı temizlemek kalıyor:)
Ama elle yiyebileceklerini zaten kendisine yedirtiyorum:))
Bu arada sana da ÇİÇEKLİBAHÇE'ye de teşekkür ederim. Yünden olduğu için biraz huylandırıyor, ama idare ediyoruz işte:))
Ben o bileklige ve hep tak diyisine bayildim:)
Mersi canım :)
Ben de asla onun peşinde koşturup yemek yedirmedim. Az da yese hep masada bizimle yedi. Aslında çok boğazsızdır ve çok az yer ama zorlasan da sonuç değişmiyor. Küçükken zevkle yemek yesin diye tabağı süslerdim. Hatta sabahları yesin diye kanepeler hazırlardım, bir de meyve tabaklarım olurdu, şiş çöplerine kivi, çilek, muz takar kokteyl hazırlardım. Şimdi kendi süslüyor tabağını, hani yemeğin yanına domates, maydonoz filan hoşuna gidiyor. Gelin yandı:-)
Evet canım aramızda 11 yaş var...Yarın 25 olucam...30 a yaklaşıyorum..
Evte canım çok doğru ...
Bilekliğini güle güle kullan Ayçiçeği:)
Renkler'cğm, valla nasıl alışırlarsa öyle devam eder. Benim eşimin annesi de herşeyi dört dörtlük hazırlarmış, hala da öyle:)
Ben de ilk yıllarda herşey eksiksiz olsun diye özen gösterirdim. Ama allahtan artık eskisi gibi aramıyor herşeyi sofrada. Yaş ilerledikçe daha bir rahat olunuyor galiba:))
Ayrıca benimkileri süsle müsle kandıramıyorsun. O kadar boğazsızlar ki, tok evin aç kedileridirler her daim.
Gamzeli demek yarın doğumgünün, ne güzel:))
Lütfen öyle deme, artık sen de 30 lafını ağızına alıyorsan, bizi rafa kaldırsınlar:))
Teşekkür ederim, Annelog :))
Ayçiiçeği bende hiç ödün vermedim,her zaman masaasında saatinde yedirdim zor da olsa..
Age'cğm, başta biraz zorluğa katlanmakta fayda var, ama zor geçiyor o süre :)
Post a Comment