Friday, December 1, 2006

Kızım bu ne acele:)


Ben şimdi blogumu yeni açtım ya, kurcalayıp duruyorum arada.
Salı gününden beri comment göndermek istediğim kişilere ulaşamıyorum. Karşıma sürekli teknik arıza gibi birşey çıkıyor.
Önceleri genel sandım. Yani herkeste böyledir diye. Sonra baktım ki herkes yorum gönderebiliyor.
Bir tek kendi postumdaki yorumlara cevap verebiliyorum, o kadar.
Galiba kendi kendime ayarları mı bozdum ne?
Akşam eşime danışayım bari. Kendisi bilgisayardan ne kadar anlıyorsa, ben bir o kadar anlamıyorum da:))

Bir de ben aceleciyim ya, bekleyemem şimdi akşama kadar.
O yüzden buradan gönderiyorum commentlerimi:)


Sevgili KUĞU, benim de ne yazık ki sebze ve meyve ile aram yok. Tam bir etoburum ben. Hamur işlerine ve abur cubura bayılırım. Mesela önümde duran meyveyi soymaya üşenirim de, gidip mısır patlatmaya üşenmem:)
Çok kötü bir beslenme alışkanlığım vardır ne yazık ki.
Ama miniklerimin beslenmesinde çok özen gösteririm. Her gün 2-3 çeşit meyve yemelerini sağlarım. Fakat kendim de yiyeyim diye aklıma gelmez o sıra.
Bir de insanın yeme alışkanlığını değiştirmesi çok zor galiba:)


RENKLER ellerine sağlık, nefis gözüküyor valla. Tam benlik olmuş hepsi:) Mantılar o kadar minik ki, kaç saat sürdü allah aşkına?
Rejim konusunda moralinin tekrar düzelmesi iyi. Zaten yavaş verilen kilolar hemen geri dönmüyorlarmış, bilirsin.
Sen yeter ki motivasyonunu kaybetme:))


CEYDA'cım, işte böyle bir büyüsü var bu güzelim şehrin. İnsan İstanbul'u bırakınca, fazla dayanamıyor galiba:)
Bir de sen ne güzel kendi işini yaparken yoruluyorsun. Ya ev işi yapmaktan yorulsaydın:))

KURUNANE, bayağı bir evhamlanmışsın. Bak ne güzel turp gibi sağlammışsın, geçmiş olsun:) Ama haksız da değilsin. Bu gibi durumlarda insanı en çok endişelendiren çocukları oluyor.
Benim büyük oğlan da kardeşi dünyaya geldiğinde bir korku sendromu geçirdi. Aslında devam da ediyor hala. Akşamları ben olmadan kesinlikle yatmıyor. Sonra dalmamışsa, arada bana dönüp 'iyi, canavara dönüşmemişsin' diyor. Geçer herhalde bu dönemler:)


Abarttım değil mi burdan comment göndermekle?
Ama ne yapayım. Bende de kafa kalmadı ki sabahtan beri. Adamın biri (ya da kadının) bırakmış arabasını bizim caddeye, çekip gitmiş, nereye gittiyse.
Bütün sokok arabanın alarmından inliyor. Herhalde buralarda yok ki, duymuyor.
Bu alarmlar belli bir süre sonra susmazlarmıydı? Burdaki durmak bilmiyor.

Bu sabah büyük çekirdeğim okula giderken, heyecanla dün akşam kesip boyadığı mor kalbi de yanına aldı.
Öğretmenine mi vereceksin diye sordum. Hayır dedi. Söylemiyecekmiş bana.
Ben de başladım sınıfındaki kız arkadaşlarının isimlerini saymaya.
Hani bir isimde kıkırdayıp da kendini ele verir diye.
Ama sonra açıldı kendisi bana. Servisinden birine verecekmiş.
Şimdi bizimkisi servisteki en küçük eleman olduğundan (kendisi henüz anasınıfında), sordum kim diye. Tabii ki söylemedi. Sadece 13 yaşında olduğunu belirtti:)
Bakarmısınız, bizimkisi 5, mor bir kalp vereceği kız da 13 :))
Gündemde var zaten genç delikanlıların kendinden büyük bayanlarla beraber olmaları tartışması. Ama bu delikanlılık sınırının 5'e ineceğini tahmin etmezdim:P

Bakalım eve döndüğünde neler anlatacak. Gerçi normalde de birşey anlattığı olmuyor ki, bu ömemli meselesini anlatsın:)
Erkek çocuklarına has bir özellik galiba, olup biteni anlatmamak:))

18 comments:

nes-kafe said...

:))))))))inşallah sorunu çözebilirsiniz :)))

ufaklık baya hızlıymış şimdiden başlamış aşk meşk olaylarına :)))) Allah tamamına erdirsin :P

Ayçiçeği said...

Valla akşamı bekliyorum. Hala yorum gönderemiyorum kimseye:(

Galiba aceleci annesine çekmiş:))

ciceklibahce said...

Kıyamam ben ona:)) Akşam anlatırsa eğer ayrıntıları bekliyorum merak ettim valla:)
Gerçi oğlan çocukları hem anlatmıyorlar hiç birşeyi hem de büyüdükçe kendilerini öptürmez oluyorlar:((

Ayçiçeği said...

Gelir gelmez sordum, verip vermediğini. Mert diye servisinden bir çocuk yırtmış kalbini:(
Çocuk bundan büyük olduğu için de bizimkisi birşey diyememiş.
Üzüldün mü diye sorduğumda ise, gülerek üzülmedim dedi. Çok da önemli değilmiş kalp, öyle diyor. Erkek milleti işte:))
Bir de gerçekten de öptürmüyorlar. Ama genelde babasına. Ben valla yapışıp yapışıp öpüyorum, kaçmasına izin vermiyorum.
Eşim de küçük oğlumuzla avunuyor:P
O henüz karşı koymasını bilemiyor;)

KUGUU said...

AYCICEGI buradan cvplamana bayildim yeni ve sirin bir stil olmus vallahi. Gerek beslenme duzensizligimiz gerekse sabirsizligimiz ile sen ve ben cok benziyoruz galiba. Hele meyve/mısır ornegin ayni ben vallahi!
Buyuk cekirdegin mor kalp hikayesini ogrenincebize de anlat ltf:)

kurunane said...

bak nasıl üzüldüm çocuğun kalbi yırtmasına. yazık, senin oğluş emek emek uğraşmış yapmış.

acaba mert'te mi aynı kızdan hoşlanıyormuş? :))

Ayçiçeği said...

KUĞU; gelir gelmez sordum, verip vermediğini. Mert diye servisinden bir çocuk yırtmış kalbini:(
Çocuk bundan büyük olduğu için de bizimkisi birşey diyememiş.
Üzüldün mü diye sorduğumda ise, gülerek üzülmedim dedi. Çok da önemli değilmiş kalp, öyle diyor. Erkek milleti işte:))

Ben herhalde yalnız yaşasaydım, meyve sebze almak aklıma gelmezdi.
Ama salata çeşitlerini yemeyi çok severim. Çok faydalı olmasa da salata soslarını da severim:)

Ayçiçeği said...

KURUNANE, uğraştığı doğru, ama şu an pek de umurunda değil gibi:))
Kendisinden büyük dediği çocuk da sadece bir üst sınıfdaymış:))
Fazla detaya da girmiyor zaten:)

Ayçiçeği said...

Kurunane, bu arada; sigarayı bırakman çok iyi olmuş. Faydalarını eminim ilerki yıllarda aha da iyi anlarsın:)

acicikolata said...

Cok "Ceyda Duvenci ve kendinden yasca kucuk sevgilisi" gordum senin oglani bugun.

Ayçiçeği said...

Aynen öyle gayri ihtiyari:))

Ben şimdi senin blogdan döndüm. Bendeki comment bırakma sorunu giderilemedi halen. Sanırım beta.blogger olduğum için bir sorun var.

Açıkcası ben "fransız" kaldım bu olup bitenlere. Şimdi gidip bakacağım zaten kim ne yazmış.
Burası sanal, bizler sanalız. Tamam güzel dostluklar olabilir. Ama bu kadarıyla kalmalı bence. Yani sadece güzellikle. Bu ortamda didişmenin anlamı ne anlayamıyorum.
Seni zevkle okuyorum. Okumaya devam da etmek isterim.

Hakkında yazılanları dert etme bence. Aklı başında olan kimin ne olduğunu yazılanlardan zaten anlayabilir. Sen devam et:)

renkler said...

Ayçiçekçiğim, dün akşam bir ara bloğuna girdim, oturdum anılarımı da katarak bir yorum yazdım ve yine olağanüstü becerikliliğim ile yanlışlıkla yorumu sildim!!! Of öyle uzun uzun yazmıştım ne güzel.

1) Mantılarımı beğendiğine sevindim. O tabaktaki mantıyı yarım saatte açıp yaptım. Sadece oğlum için yaptım o kadarcık yoksa kalabalığa yapsam yarım günüm gidiyor.

2) Senin o afacanı yerim ben. Çok tatlı O. Minicikliğine bakmadan kızlara aşık da olurmuş! Dün oğlumu 17 yaşında bir Hollandalı kız ile yazışırken buldum. Daha doğrusu çat pat ingilizcesi ile komiklik yaparken. Çok yalvardı, bir iki şey yazdırdım. Kız bunun 11 yaşında olduğunu bildiği halde konuşuyor bi de. İstemem ben öyle Hollandalı gelin dedim:-)

3) Öptüm...

Ayçiçeği said...

Renkler'cim, hala kimseye comment bırakamıyorum. Eşim de çözemedi olayı. Düşünüyorum acaba yeni bir blog mu açsam diye. Bir tek çiçeklibahçeye gidiyor yorumum. O da beta blogger galiba. Bu beta olayı başıma dert oldu.

Yarım gün süren mantılar iki dakikada bitiyor ama:)

Senin oğlan da boş durmuyormuş:))

Ama ben çocukların internet ortamında yazışmalarını pek güvenilir bulmuyorum. Allahtan senin gözünden kaçmamış.

Ben ilk önce senin postta 4 nolu ayakkabıyı beğendim. E ne de olsa yay burcuyum:)
Ikincisinde ise 9 noya vuruldum, süper..
Şimdi bunlara bir de çanta uydurmak var. E hadi, bekleriz;)

renkler said...

Ayçiçeği, madem sen bize yorum bırakamıyorsun, biz de burada okuruz yorumları:-) Bence de yeni bir blog aç ama betamı ne o ondan olmasın.

Ne güzel sen de yay burcusun.Ben de yayım ve en iyi arkadaşlarım hep ateş burçları olmuştur. 9 numaraya ben de bayıldım.

Yaz said...

:) Şimdiden çapkınlığa başlamış desene. Erkek milleti işte hiç vakit kaybetmiyorlar :) şaka bir yana kalbin yırtılmasına üzülmedim demesine çok güldüm. Çocuk aşkı işte :)

Ayçiçeği said...

Evet YAZ, erkek milleti hiç vakit kaybetmiyor:))
Bir de evlilik kösesinde baba rolünü hep kendi oynuyormus. Ne bu acele anlıyamadım;)

Ayçiçeği said...

YAZ, bence betaya geçme. Ben betalıyım ama bir sorun var. Diğer beta olmayanlara yorum bırakamıyorum. Sana da bırakamadım zaten.

Yaz said...

Tamam canım söylediğin iyi oldu. Sağol.