Tuesday, November 28, 2006

Kimim Ben?

Sevgili Age, dünkü commentinde 'hadi anlat bakalım kendini' demişti.

Hay hay, başlayayım kendimi anlatmaya. Ama ben şöyleyim, böyleyim, bunlar hobilerim, şunu bunu severim gibi klasikleşmiş 'kendinden bahsetmeyi' pek sevmiyorum.
Bence bunlar bir kişiyi tanımaya yeterli değil.

Peki ben nasıl anlatırdım kendimi?

Düşündüm düşündüm, aklıma şu geldi.
Aslında bunu buraya çizmek isterdim, ama bilgisayarda henüz o kadar kabiliyetli değilim:)

O yüzden ben anlatmaya çalışayım.

Beni, yani Ayçiçeğini çizilmiş bir daire içersinde düşünün.
Bu daireden çizgi şeklinde, ucunda ok olan kollar çıkarıyorum. O kadar çok kol var ki, bakınca, bir çocuğun çizdiği basit bir güneşe benziyor:)

Ortada 'Ayçiçeği' yazan dairenin kollarının ucuna başlıyorum yazmaya.

Kadın, eş, anne, mesleğim, ev kadınlığım, arkadaş, çocuk (e ben de annemin babamın kuzusuyum:)), abla, gelin, komşu ve blogcu:))

Tabii ki bir tek bende değil, hepimizde durum böyle değil mi? Hayatımızda bir çok rolleri aynı anda yaşıyoruz.

Örneğin 'kadın ayçiçeği' seve seve saatlerce mağzaları gezebilir. Ama aynı zamanda 'anne ayçiçeği' olduğu için, yanında taşıdığı minik çekirdeğine kıyamaz:)
Şimdi ben kendim için gezip tozmayı çok seviyorum desem, genelde seviyorum dememle kalırım:)

Ya da 'mesleği olan ayçiçeği' akşam yastığına başını koyduğunda, yarınki yemeği düşünmek zorunda. Böylece 'ev kadını ayçiçeğine' planlamada yardımcı oluyor.

Bazen 'arkadaş ayçiçeği' dostlarıyla eğlenmek ister. Çünkü ben eğlenmeyi çok severim. Ama aynı zamanda 'eş ayçiçeği' ona hatırlatmalarda bulunuyor:)

Şimdi ben yatarken, yarın ne pişirsem diye düşünürüm ya genelde. Bir de buna yarın ne yazsam eklendi:)
'Blogcu ayçiçeği' boş durmasın diye:)

Ama bir tek ben değil, hepimiz böyle değil miyiz?

Sabah sabah lafı niye bu kadar uzattım bilemiyorum.

Kısaca, gezmeyi, eğlenmeyi, kitap okumayı, internette dolaşmayı, film izlemeyi, alışveriş yapmayı, çikolatayı ve birsürü şeyi daha çok severim... :))

12 comments:

kurunane said...

ya o ''yarın ne pişirsem'' sorusunu ben de sorarım ama yarın olunca bile cevabını bulamam. taa ki yemek saatine kısa bi zaman kalıncaya kadar. yumurta kapıya gelmeden bana ilham da gelmiyo demek ki :))

renkler said...

Hepimiz öyleyiz tabi. Bir farkla, ben yarın ne yemek yapsam diye sormam pek kendime. Zira sorup bir cevap da alsam ertesi gün başka tellerden çalacağım mutlaktır. Ayrıca hangi gün aç kalıyoruz ki değil mi? Neden önceden düşünüp sıkılalım? Elbet bir şeyler uydururuz:-) Bir de pazar günü sağolsun iki üç çeşit yemek yapıyorum o da kurtarıyor bizi. E bir gün de anneme gideriz, bir gün de Allah ne verdiyse yeriz...

Ben de bloğa başlarken insanın kendini anlatması zordur, en iyisi yazılarımı okudukça siz beni tanıyın dedmiştim (ya da bunu demeye getirmiştim:-))

Ayçiçeği said...

Sevgili Kurunane, bilirim ben de o durumları. Ama beni sadece ilham perisi kesmiyor. Bir de yanında aşçısı da olsa:))

Ayçiçeği said...

Renkler, ben de şimdi senin blogundan döndüm:))
Kesinlikle öyle, yazdıkça kendini daha da ifade edebilirsin. Yazdıklarından da zaten nasıl biri olduğun zamanla anlaşılır:)

ciceklibahce said...

İnsan ister istemez yarın ne pişiriceğini düşünüyor, sağlıklı beslenmek istiyor hele hele çocuk da varsa en iyi şekilde en sağlıklı, taze, vitamin değeri yüksek gıdalar yedirmek istiyor:)

Ayçiçeği said...

Çiçeklibahçe, evde kişi sayısı artınca, bir de herkesin damak zevki farklı olunca, ister istemez düşünüyorm:)
Durum böyle olunca da, tabii ki ortak sevdiğimiz yemekleri pişiriyorum genelde:))

nes-kafe said...

blogun hayırlı olsun hoşgeldin buraya inşallah güzel şeyler paylaşırız :Ç)

ceyda'nın tükkanı said...

Hoşgeldin Ayçiçeği:))

Yaz said...

Ayçiçeği Hoşgeldin :)

yalnızlar kraliçesi said...

hoş geldin blog dünyasına..

Ayçiçeği said...

Nes, teşekkür ederim:)

Hoşbulduk Ceyda:)

Yaz, hoşbulduk:)

Ayçiçeği said...

Yalnızlar kraliçesi sağol :)