
Kuğu'cğm. Bu resmi senin için çektim :))
Günlerdir uzak kaldım buradan, özledim herkesi. Birçok yeni yazı birikmiştir. Fakat dolaşmaya başlamadan önce, ben de yazımı yazayım dedim :) Yoksa yine kalacak..
Geçtiğimiz günlerde birkaç doğumgünü kutlamalarımız oldu. Bunların ilki dedemizindi (kayınpederimin:)). Babamızı en sevdiği restorana, Mabeyin'e götürdük. Eşim, kayınbiraderim ve eltimle böyle bir süpriz yapalım dedik.
Sonra ise Çekirdeğin bir sınıf arkadaşının doğumgünüydü. Davetiyesinde özellikle babaların ve kardeşlerin de davetli olduğu bir brunch olacağı yazıyordu. Annelerin de davetli olduğu yazıyordu tabii. Ama genelde anneler götürdükleri için cocuklarını, onları özellikle belirtmedim :))
Babalar kelimesinden etkilenen ben, eşimi katılması için ikna ettim. Aslında bu tip eğlencelerden pek hoşlanmaz. Hatta dışarda kutlanan doğumgünlerini de pek sevmez. Ona göre en güzeli, çok sevdiğin birkaç kişiyle evde kutlananılıdır.
Fakat ikna gücü kuvvetli olan bendenize uyarak beraber gitmeyi kabul etti. Hep beraber, minik hariç, çünkü henüz iyileştiği için onu evde bırakmayı daha uygun gördük, partiye katılmak üzere yola çıkmıştık.
Oraya vardığımızda, doğumgünü sahibi anne eşimi kutlayarak "partiye katılan tek baba sizsiniz" dedi :)) Neyse ki doğumgünü sahibi baba da vardı da, durumu biraz kurtardık :P
Ondan sonraki doğumgünü kutlamamız ise kayınbiraderimin kızınındı. Hepberaber hazırlandık, özendik.
Bu arada ben ona doğumgünü hediyesi bakarken, kendimi kaybettim. Kendisi biraz kokoş bir kız olduğundan :) daha çok süslü püslü giysilere baktım. İnanılmaz güzellikte şeyler var. Yani bir kızım olsaydı, herhalde benim oğlanlara harcadığımın iki üç katını filan harcardım :)
Bugüne kadar hep evde kutlanan doğumgünü, bu sefer dışarda kutlandı. Gittiği yuvanın bahçesi ile bir salonu bu gün için organize edildi.
Bu sefer akıllanan eşim, durumu önceden öğrenmeye çalıştı. Sadece annelerin ve çocukların olacağını öğreni. Fakat kendisi "amca" olarak tabii ki davet edildi. Hatta kardeşi de orada olacaktı. Fakat yine de "merci, almayayım" şeklinde evde kalmayı tercih etti :))
Bu sefer Miniği de götürdüm tabii. Ne de olsa kuzinesinin doğumgünüydü. İlk defa böyle bir kutlamaya katılıp, bir sürü çocuk görünce, önce şaşırdı. Sonra ise çok eğlendi. Çocuklar için kurulan masanın baş kısmında oturup, ablasının yedirdiği pastayı bile iştahla en önce o bitirdi :) Oyunlar oynadılar, dans ettiler çok, ama çok eğlendiler.
Dönüşümüz muhteşem oldu. Bağıdat trafiği ve yağmur derken saat 19.00 gibi eve dönebildik ancak.
Ben, genelde oturmuş olmama rağmen, kendimi inanılmaz yorgun hissettim. Gürültünün vermiş olduğu birşey herhalde.
Kolumu kaldıracak halim yoktu. Evde çocukları doyurup, erken yatırdım.
Biz gittikten sonra, sessiz bir evde bol bol dinlenen :) eşimi de gece erken yatmaya zorladım. Çünkü ertesi gün Polonezköy gezimiz vardı.

Evet, pazar gününü Polonezköy'de geçirdik. Çekirdeğin sınıfından arkadaşları, anne- babaları ve kardeşleriyle beraber kalabalık bir gruptuk.
Resimler de bu gittiğimiz yeri gösteriyor. Bol bol yeşillik, temiz hava, hayvanlar, orman ve minik bir göl ile resmen bir cennetti.
Günümüz apartman ve şehir çocukları için inanılmaz güzel bir yer. Doya doya koştular, top oynadılar, uçurtma uçurdular ve resimde görülen beyaz midilliye bindiler. Biz büyükler bile top oynadık :))
İşte gittiğimiz yerden birkaç görüntü daha..


